YÖK Başkanı Özvar Bazı Medya Kuruluşlarının Ankara Temsilcileri ile Bir
Araya Geldi
YÖK Başkanı Özvar: “Hedefimiz, yükseköğretime erişimin önündeki her
türlü engeli kaldırmaktır.”
27 Ekim 2022 / Ankara
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Hacettepe Üniversitesi Beyaz Ev'de
bazı medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Gazetecilerle sohbet eden YÖK Başkanı Özvar, yükseköğretime ilişkin
değerlendirmelerde bulundu.
Hedeflerinin, yükseköğretime erişimin önündeki her türlü engeli kaldırmak
olduğunu söyleyen Özvar, yükseköğretime erişmek isteyen bütün gençlere
yeterli kontenjan sağlanması gerektiğini düşünerek geçen yıl Yükseköğretim
Kurumları Sınavı'nda baraj uygulamasını kaldırdıklarını hatırlattı.
Türkiye'nin yükseköğretim mezunların bakımından halen OECD ortalamasının
altında olduğuna işaret eden Özvar, devletin yükseköğretimde 1 milyon
civarında bir kontenjan ortaya koyduğunu, bunun 300-350 bininin örgün
lisans, geri kalanının önlisans ve açıköğretim kontenjanları olduğunu
belirtti.
Bu yıl 3 milyon 243 bin adayın sınava girdiğini ifade eden Özvar, örgün
lisansa yerleşenlerin oranının sınava girenlerin yüzde 10'u civarında
olduğuna söyledi.
"Yükseköğretim için aday sayısı 4,5 milyona çıkabilir"
Özvar, baraj kaldırılmadan önce adayların yüzde 70-75'inin 140-180
aralığında puan aldıklarını, kontenjanı dolduracak öğrenci sayısının ise
kontenjandan az olduğunu kaydetti.
Yarışın önünü açmak için kontenjanı kaldırdıklarını anlatan Özvar, "Gelin
bunu baraj sınavı olmaktan çıkaralım, puan üstünlüğü sınavına dönüştürelim
dedik. Bu yıl bütün üniversitelerin programlarında sıralamalar yukarı
çıktı. Baraj engeli olmayınca çocuklara 'koşun' diyoruz. Baraj
uygulanmaması kuralı devam edecek. Puanlar ve sıramalar daha da yükselecek.
Yükseköğretime talep büyüyerek gidiyor. Aday sayısı 4,5 milyona çıkarsa
şaşırmayın." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversitelerin meslek kapısı değil çağdaş vatandaş yetiştiren, bilgi,
beceri ve yetkinlikle donatan müesseseler olduğuna vurgu yapan Özvar,
Türkiye'deki 208 üniversiteyi birbirinden farklılaştırma gayreti içinde
olduklarını anlattı.
Rekabetin farklılıklarla beraber gelişeceğine ve üniversite kapasitelerinde
iyileşmeler yaşanacağına inandıklarını kaydeden Özvar, bu doğrultudaki
çalışmaların kapsamında akademik çıktıların yakından takip edildiğini dile
getirdi.
Özvar, 2021 yılının son çeyreği itibarıyla lise mezunları için yüzde 53,5
düzeyinde olan iş gücüne katılım oranının, yükseköğretim mezunlarında yüzde
77,3 olduğunu vurgulayarak, doktora yapanlarda bu oranın yüzde 90-92
civarında olduğunu ifade etti. Özvar, doktoralı sayısının Avrupa ülkelerine
göre yetersiz olduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, akademik yıl açılışında
Yükseköğretim Kurulunun yeniden şekillendirilmesi üzerine açıklamaları
olduğunu hatırlatan Özvar, "YÖK'ün kuruluşunun üzerinden 41 sene geçti. Bu
süre içinde Türkiye nereden nereye geldi. Pek çok kurum reforme edildi ve
Türkiye'nin ekonomik gelişmesine, temposuna ayak uyduracak şekle sokuldu.
İşte bu yeni dönemde Yükseköğretim Kurulunun, Türkiye'nin uluslararası
vizyonuna daha büyük katkı verecek şekilde reorganizasyonuna ihtiyaç var."
dedi.
"Mevcut iş yükünü çok daha etkin şekilde yürütebilecek bir yapılanma."
YÖK kurulduğunda Türkiye'de 25-26 üniversite olduğunu, şu anda 200
üniversiteyi aştıklarını dile getiren Özvar, 200-300 bin civarında olan
öğrenci sayısının 8 milyona yaklaştığını ifade etti.
Yükseköğretimin daha etkin yönetiminin önemine vurgu yapan Özvar, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Önümüzdeki 20 sene içinde Türkiye'nin en etkili yumuşak gücünden biri,
yükseköğretim kurumları olacaktır. Şimdiden buna hazırlanamazsak çok büyük
bir güç kaybımız olacak. Burada tartışma YÖK'e yeni yetkiler değil. Mevcut
iş yükünü çok daha etkin şekilde yürütebilecek bir yapılanma. Bunu bir
silkinme, bir reform hareketi biçiminde vurguluyoruz. Bu tabii siyasilerin
karar verebileceği bir iş. Akademik özerklik konusunun içeriği çok iyi
doldurulmalı. Ben bundan hocayken şunu anlardım. Benim bir araştırma
ajandam var, bu araştırma ajandamı rahatlıkla belirlemem, istediğim konuyu
özgürce çalışabilmem lazım. Bu noktada benim üzerime bir baskı geliyorsa,
bu bir hocanın özerkliğine yapılacak en büyük müdahale. Hoca olarak
istediğim öğrenciye ders verebilmem, istediğim makaleyi yazabilmem lazım,
buna kimse müdahale etmemeli. Ama, 'Ben istediğim adamı buraya alayım, kamu
da bana hesap sormasın', niye, akademik özerklik. Akademik özerklik,
akademik, ilmi, bilimsel araştırmalarda tam otonomi sahibi olmakla mümkün.
Benim bir hoca olarak istediğim konuda çalışabilmem, bunu rahatlıkla
duyurabilmem, yayınlayabilmem lazım. Bu konuda ne rektörün ne YÖK
başkanının sansürde bulunmaması lazım. Bilimsel araştırmaların
yayınlanmasında engel konulmasına taraftar değiliz. Tek bir kriterimiz var,
hakikaten bilimsel araştırma olması lazım."
"7 bin civarında bekleyen denklik başvurusu var"
Denklik konusunda bazı açıklamalar olduğunu, 100 bin kişinin denklik
mağduru olduğunun söylendiğini belirten Özvar, bu konuda bir çalışma
yaptırdığını kaydetti. Özvar, "19 bin müracaat var. Bekleyen 7 bin
civarında başvuru var. Beklemelerin temel sebebi de uluslararası teyitle
alakalı. Avrupa ve ABD'nin tanınan alınan üniversitelerinden alınan
diplomalarda süreç çok hızlandı ama bazı ülkelerin üniversiteleri için
büyükelçiliklerle yazışmalar yapılıyor ve diplomanın sahte olup olmadığı
inceleniyor." diye konuştu.
Kayıt yaptırdığı tarihte o üniversitenin denkliği kabul ediliyorsa o
öğrencinin bu haktan istifade ettiğini vurgulayan Özvar, Ukrayna
üniversiteleriyle ilgili bazı öğrencilerin, orada öğrenci olduklarında dair
evrak temininde güçlük çektiğini öğrendiklerini, Dışişleri Bakanlığı
üzerinden karşılıklı kolaylıkların sağlanması için çalıştıklarını söyledi.
Bazı ülkelerde parayla kayıt yaptırıp okuyan öğrenciler olduğuna işaret
eden Özvar, "Buraya geldiklerinde diplomaların denkliğinde sıkıntılar
ortaya çıkabiliyor. Sisteme girip hangi üniversitelerin diplomaları
tanınıyor ona bakmak gerekir. Bazı aracı gruplar öğrencileri suistimal
ediyorlar. Bunlar vasıtasıyla yurt dışına kayıt yaptırmaktan kaçınsınlar.
Burada muazzam bir piyasa var. Bir de FETÖ'nün hakimiyetinde FETÖ'cülerin
verdiği diplomalar var Türkiye'nin tanımadığı." açıklamasında bulundu.